Bu yazımda kişiliğimizin gelişim yolculuğu nun evrelerinden bahsedeceğim. Çoğu insanın çok önemli olduğunu bildiği ama hakkında pek bilgi sahibi olmadığı evrelerin içini açmaya çalışacağım. Gelin hep beraber ruh dünyamızda bir yolculuğa çıkalım…
Kişiliğimizin Gelişim Yolculuğu Başlıyor
Aslına bakarsanız kişiliğimizin gelişim yolculuğu biz doğmadan önce başlıyor. Anne babalarımızın yaşantıları, acıları, mutlulukları, travmaları, başarıları kısacası ruh ve beden sağlıklarıyla ilgili her bilgi genetik kodlarına işleniyor. Anne babamız ilişkiye girip spermin yumurtayı döllemesiyle birlikte bu gen aktarımının bir kısmını biz devralıyoruz. Bu genetik aktarımdan sonra, anne karnında fiziksel olarak gelişme gösterirken aynı zamanda ruhsal olarak da gelişmeye başlıyoruz. Annemizin bu dönemde yaşadıkları, fiziksel ve bedensel travmaları ve mutlulukları kişiliğimiz üzerinde önemli etkiler bırakabiliyor. Yaklaşık 9 ay süren bir olgunlaşma yolculuğundan sonra dünyadaki hayat yolculuğumuz başlıyor…
Doğum: Hayat Yolculuğunun Başlaması…
Evet, dünyadaki hayat hikayemiz doğumla başlıyor… Dünyaya gözlerini açan bebek, annenin, yani bakım veren kişinin bakımına muhtaç bir vaziyette… Bu dönem her insan için çok kritiktir. Temel güven duygumuzun temelinin atıldığı bu dönemde bebeğin ihtiyaçları yerinde, zamanında ve doğru algılanıp yeterli düzeyde karşılanırsa temel güven duygusu oluşturulmuş olur. Peki temel güven duygusu nedir ? Bu duyguyu anlatmak için bu duygudan yoksun olan kişileri örnek vermek mantıklı olabilir. Temel güven duygusu olmayan kişi, sanki yer ayaklarının altından çekilecekmiş de boşluğa düşecekmiş gibi hisseder.
Sanki her an başına bir felaket gelecekmiş, sıkıntıya düşecekmiş gibi hisseder. Dünyayı ve bulunduğu yeri güvenli olarak algılayamaz. Her zaman bir tehlike vardır… Bu durum, tahmin edileceği üzere hayatı son derece zorlaştırır. İşte temel güven duygusunun temelinin atıldığı 0-1 yaş döneminde çocuğun ihtiyaçlarının güven ilişkisi içerisinde karşılanması bu dönemin sağlıklı atlatılmasına olanak sağlar. Ama bu dönemde anne depresyona düşer, hastalanıp bebeğinden ayrılmak zorunda kalırsa ve bu süre zarfında bebeğin ihtiyaçları karşılanmazsa temel güven duygusu kişide yerleşmez. Ruh dünyası katmanlardan oluşan insan, ilk katmandaki kusurlarla yoluna devam eder.
Bebek Büyüyor: Özerkleşmeye Atılan Adımlar…
Kişiliğimizin gelişim yolculuğu nda ikinci önemli evre 2-3 yaş arasında yaşanan evredir. Bu dönemin göze çarpan özelliği inatlaşma ve özerkleşmedir. Yaşamının ilk yılında tamamıyla anneye bağlı olan bebek, kendi iradesini kullanmayı bu dönemde yavaş yavaş öğrenir. Bu dönemde ebeveynle olan inatlaşma genellikle kaka ve tuvalet alışkanlığı üzerinden sürdürülür. Anne çocuğuna kakasını tuvalete yaptırabilmek için deyim yerindeyse kırk takla atar ama çocuk bana mısın demez. Anne tuvalet konusunda hassas davranıp çocuğu zorladıkça çocuk halının ortasına kakasını yapar durur. Burada önemli olan, annenin baskısına ve çocuğu kontrol çabalarına rağmen çocuğun kendi öz iradesini kullanmasıdır.
Bu dönemde anne ile çocuk arasında inatlaşılan diğer konular genellikle yemek yeme ve uyku saatleridir. Daha kontrolcü olan ebeveynler çocuğunun yemek yemesi için çeşitli yedirme çabalarına girişir fakat çocuk bu çabaları her seferinde boşa çıkarır. Çocuk bir kaşık yemek yediğinde anne sevincinden havalara uçar. Diğer taraftan anne-babalar çocuğun uyku saatini düzenlemeye çalışırlar. Çocuk ise anne babanın bu çabalarını boşa çıkartma ve anne babasını çıldırtma konusunda uzmanlaşmıştır.
Burada asıl mesele, kontrol altına alınmaya çalışılan çocuğun kontrole karşı isyan etmesidir. Yemek, uyku ve tuvalet konusunda rahat bırakılan ve sıkılmayan çocuklar bu dönemi sağlıklı atlatıp kişilik gelişimi için son derece önemli olan bu dönemden yara almadan bir üst aşamaya geçebilirler. Bu dönemde baskılanan ve kendi kararlarına saygı duyulmayan çocuklar, ilerleyen yıllarda özerk bir biçimde hareket edemez ya da kendi kararlarını aldıklarında vicdan azabı duyarlar. Buna en güzel örnek, alışverişe gidip kendi kıyafetlerini alamayan ve karar veremeyen yetişkinlerdir…
Cinsel Kimlik Edinimi
Kişilik gelişiminde önemli bir diğer evre 3-6 yaş arasıdır. Bu dönemde çocuğun üzerinde durduğu ana nokta cinsel kimliktir. Çocuk bu dönemde cinsel kimliğini ve diğer insanların cinsel kimliklerini öğrenmeye başlar. Erkek çocuklar erkek olduğunu, kız çocuklar ise kız olduğunu farketmeye başlar. Çocuklar arasında iğnecilik oyunları, evcilik oyunları, karı-koca oyunları oynanmaya başlanır. Bu ve bunun gibi durumlar cinsel kimliğin oluşmaya başladığının göstergesidir. ( Cinsel kimlik; kişinin cinsiyet rolleriyle bağlantılıdır. Cinsellik bu dönemde henüz uyanmamıştır.)
Ayrıca bu dönemde çok fazla soru sorulması da sık rastlanan olaylardandır. “Baba, Allah ne demek? Bu ne ? Erkek ne demek ? Kız ne demek ? Ben dünyaya nasıl geldim ?” vb. birçok soru bu dönemde sorulur. Hemen her şeyin sorulduğu bu dönemde ebeveynlerin bıkmadan, usanmadan sabırlı yanıtlar vermesi, çocuğun bu dönemi sağlıklı atlatmasını olanaklı kılar. Bu dönemi olumlu geçiren bir çocuk ilerleyen yaşlarda dünyayı ve sorunları sağlıklı bir şekilde sorgulayabilir.
Ama bu dönemde engellenen, küçük düşürülen çocuklar gelecekte de toplum içinde konuşmaktan çekinen, soru sormaktan kaçınan kişiler olacaktır. İlkokul, ortaokul, lise yıllarında hemen herkes “Şu soruyu öğretmene sorsana…” diyen çekingen arkadaşlara şahit olmuştur. Bu ve benzeri, özgüven duygusunun eksik olduğu yaşantıların yaşanmasında çocuğun 3-6 yaş dönemlerinde sorduğu sorulardan dolayı aşağılanması önemli rol oynamaktadır.
Okul Dönemi ve Sosyalleşme
Ruh dünyamızın oluşumunda dördüncü dönem altı yaşından başlayıp on iki yaşına kadar uzanan dönemdir. Bu dönemde çocuk ilkokula başlar. O zamana kadar aile içerisinde el bebek, gül bebek görülen, el üstünde tutulan çocuk artık kendisi gibi arkadaşlarının olduğu bir ortama girmiştir. Burada dünyanın merkezi kendisi değildir ! İlk kez sosyal ortamda var olmak zorunda olan çocuğun beğenilebilmesi için bir takım zorlukların üstesinden gelmesi gereklidir. Bu dönemin en önemli faktörlerinden biri oyundur. Çocuk bu dönemde oynadığı oyunlarla kişiliğini inşa eder. Bu dönemde çocuk oyun oynamıyorsa yada oynayamıyorsa hayat oyununu oynamakta da zorlanacak demektir. Bu dönemde oynanan oyunlar çocuğun okulda aldığı eğitimden çok daha önemlidir !
Bu noktaya kadar, kişiliğimizin gelişim yolculuğunda çok önemli aşamalardan geçmiş bulunuruz. Bundan sonra hayatımızda çok önemli bir aşama daha vardır. Bu aşama, geçmişte ebeveynlerine muhtaç bulunan bebeğin büyüyüp kendi kararlarını alabildiği, fiziksel ve duygusal olarak erişkinliğe ilk adımların atıldığı ergenlik dönemidir. Ergenlik, birçok insanın hayatının dönüm noktasıdır. Bir sonraki yazımda ergenlik dönemini anlatmaya çalışacağım ( Ergenlik Dönemini Tanımak İçin tıklayın) . Şimdilik hoşçakalın…
Yazar:
Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Cinsel Terapist
Mehmet KAYA