Ergenlik dönemi nedir ? Özellikleri nelerdir ? Ergenlik döneminde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir ? Ergenliğin kişilik gelişiminde önemi nedir ? Bu ve benzeri sorular sıkça sorulan ve merak edilen sorulardır. Bu soruların yanıtları ve bu dönemi önemli kılan diğer tüm özellikleri bu yazımda belirtmeye çalışacağım. (Ergenlik öncesinde kişiliğimizin gelişim yolculuğunu okumak için buraya tıklayın…)
Fırtınalı Bir Yola Hazırlık…
Ergenlik dönemi, ergenlik çağında çocuğu olan hemen her aile için içinden çıkılması ve sabredilmesi zor, tahammül sınırlarının zorlanıldığı sıkıntılı bir dönem olarak görülür. Birçok kişi tarafından bu dönem, muhabbet arasında dalga geçilmek için espri malzemesi olarak kullanılır. “Ergen ergen davranışlar göstermek ! Ergen triplerine girmek” vb. deyimler toplumumuzda sıkça duyulur. Peki ama ergenlik dönemi gerçekten dalga geçilecek bir dönem mi ?
Tabi ki hayır… Ergenlik çağında çocuğu olan birçok ebeveyn çocuğundan bahsederken “ Biz de ergenlik dönemi geçerdik ama böyle sorunlar yaşamadık ! Bizim psikolojimiz yok muydu ? “ ya da “ Filancanın oğlu da ergen ama onun hiç böyle sorunları olmuyor…” , “ Benim çocuğum çok efendiydi, şimdi neler olduğunu anlayamıyorum. ” vb. cümleler kuruyor. Yetişkinliğe ilk adımı atan “ergen” lerin içinden geçtiği bu önemli dönemin önemini kavrayamayan yetişkinler bu dönemde deyim yerindeyse çuvallıyor ! Peki ama neden ?
Ergenlik Dönemindeki Genci Anlamak…
12 yaşından başlayıp 23 yaşına kadar uzayabilen, eril olmaya, yetişkin olmaya ilk adımın atıldığı dönemin adıdır ergenlik… Yaşamın ilk 5 yılında temeli atılan kişiliğimiz bu dönemden sonra kemikleşecek ve değişim çok zor olacaktır. Henüz kemikleşmemiş olan ruh dünyasının düzenlenmesi özellikle daha önce bahsettiğim dönemlerde ( ergenlik öncesi dönemler )sıkıntı yaşayanlar için son derece sancılı geçecektir. Kişiliğin temeli her ne kadar ilk 3 yaş civarlarında atılıyor olsa da bu dönemlerde çocuklar pasif ve edilgen bir konumdadır. Çocuklar bir şeyleri kendi başına yapamaz ! Çocuk her ne kadar kimliğini savunsa da anne-baba bu dönemde fiziki güç üstünlüğüyle çocuğa istediğini yaptırabilir. Tabi bu fiziki güç üstünlüğü ergenlik dönemiyle birlikte sona erer.
Birden santimlerce boy atan ergen annesine “ hooop çek bakayım o elini, adamın kafasını bozma !” demeye başlayabilir. Bundan önce, anne çocuğuna kızdığında istediğinde kapının önüne koyabilirken, bu dönemde git dese kızı-oğlu çeker gider. Bu durumda anne-baba alttan almaya başlar. Alttan almadığı durumlarda çocuk ebeveynleriyle köprüleri atabilir. Şimdi son derece fırtınalı geçmeye aday olan ergenlik dönemine yakından bir bakalım…
Derinleşiyoruz…
Her insanın kafasında kendisiyle alakalı bir benlik tasarımı mevcuttur. Bu zihinsel benlik tasarımları gerçekle uyumlu olmak zorunda değildir. Örneğin, çok güzel olduğu halde kendisini çirkin gören bir kızımız olabilir. Ya da yüzüne bakmaya biraz zorlandığımız halde kendisini çok beğenip dünya güzeli bulan bir kızımız ya da oğlumuz olabilir. Bu tasarımlar, gerçekle bağlantılı değildir. Anne, babanın çocuğuna olan bakışıyla ve davranışıyla doğrudan alakalıdır. Anne-babanın çocuğuna hissettirdiği bu duygu dış dünya ile temasa geçtikçe normalleşir. Peki ama kendimizle alakalı benlik tasarımımızdan neden bahsediyorum ? Konu neden buraya geldi ?
Konu buraya geldi çünkü; ergenlik dönemine yeni giren bir çocuğun benlik tasarımı çocuksudur. Ona göre o bir oyun çocuğudur, o teyzelerin, halaların, amcaların sevdiği bir çocuktur ve inisiyatif kullanamayan, sorumluluk alamayan bir insandır. Yani hala çocuktur ! Ama günün birinde bu kızımızın, delikanlımızın yaşı 14 olur. Gelişen ve değişen hormonal yapısının etkisiyle vücudunda olgunlaşma belirtileri oluşmaya başlar. Bu genç günün birinde yolda yürürken dışarıdaki insanların ona olan beğeni sözlerini işitmeye başlayabilir. Çocuk bu duruma şaşırır… Kendisine yetişkin insanlara söylendiği tarzda beğeni sözleri söylenmiştir. Fiziksel olarak büyümüştür ama o kendisini hala çocuk hisseder.
Veya delikanlı sokak ortasında arkadaşlarıyla itişir kakışır, yoldan geçen amcalar da “ kazık kadar adam oldunuz hala çocuk gibi oynuyorsunuz..! ” der. Bu durum çocuğu şaşırtır. Çünkü o kendini hala çocuk olarak hissediyordur. Fiziksel gelişimiyle birlikte göğüslerini saklamaya çalışan kız çocukları kamburunu çıkartır, bazıları da kitapla kendini maskeler. Erkek çocuk, sesinin bir ay önceki sesiyle aynı ses olmadığını farkeder. Yavaş yavaş tüyleri çıkmaya başlar. Kız çocuklarının kalça leğen kemikleri büyümeye başlar. Bu durumda çocuğun iç dünyasındaki çocuk tasarımı ile dış dünyadaki görünümü uyuşmaz. Genç için bu müthiş bir bunaltı kaynağıdır. Artık uyuşmayan bu tasarım yerine yeni bir kendilik tasarımı oluşturmak zorundadır !
Kendi Kimlik Tasarımlarını Oluşturmak…
Genç, kendisini var edebileceği bir kişilik tasarlamak için çeşitli rol denemelerine girişir. Bu dönemde aile ve ailenin söyledikleri çocuğun gözüne pek de mükemmel gözükmez. Kendisine bir kimlik oluşturmaya çalışan genç bir gün öğretmen olacağını diğer gün mühendis olacağını başka bir gün ise doktor olacağını söyleyebilir. Bir gün gitar çalmak ister, ikinci gün ise gitar hevesinin geçtiğini, bağlama çalmak istediğini söyleyebilir. Bu ve bunun gibi karmaşık ve değişken düşüncelerinin olması ebeveynlerini genellikle çok öfkelendirir ve ebeveynler çocuklarıyla çatışmaya başlayabilir. Aslında ergenin burada yapmaya çalıştığı şey basittir : Kendi kimlik tasarımlarını rol denemeleri ve toplumun tepkisiyle şekillendirmeye çalışmak…
Anne babaların bu dönemde çocuklarını özellikle belli alanlara yönlendirmeleri veya belli alanlardan özellikle geri kalmalarını istemeleri genellikle ters teper. Ebeveynlerinden ayrı bir birey olduğunu deneyimlemenin hazzını yaşayan gençler belli çerçevelerin içine hapsolmaktan nefret eder. Bu yüzden anne babalar ile gençler arasında birçok çatışma bu dönemde kaçınılmazdır. Anne baba çocuğunun ders çalışmasını isterse çocuğu ders çalışmaz, çocuğunun dindar olmasını ister ve baskı uygularsa çocuğu ateist olabilir. Aynı durumun tersi de geçerlidir. Çocuğunun belli düşüncelere bağlı kalması için onu sınırlayan ve ona baskı uygulayan ebeveynler genellikle istediklerini alamazlar. Çocuğuna ak diye ısrar ederse çocuğu kara diye tutturabilir…
Bu noktada anne babaların dikkat etmesi gereken temel nokta ; evlatlarına belli bir çerçeve çizmemeye çalışmak olmalıdır. Çocuklarının girdikleri rol denemelerinde çocuklarına sabırla karşılık vermeleri sağlıklı bir kişilik gelişimi için son derece önemlidir. Bu dönemde toplumdan ve çevresinden olumsuz geri bildirim alan ergen birçok davranışını zaten ona göre şekillendirecektir. Anne babanın bu noktada çocuğuna baskı uygulaması hiçbir şeyi çözmez ! Aksine daha da karmaşık hale getirir !
Bu dönemde çocuğun anne babadan uzaklaşması ve onların fikirlerine önem vermemesi son derece normaldir. Tabi ki her ergen aynı olmak zorunda değildir. Bu dönemde çocuğun içinden geçtiği ruhsal dalgalanmaların şiddetine velilerin anlayış göstermesi çok önemlidir. Bu dönem elbette geçecektir. Dönem sonlandığında olgun davranan ebeveynler davranışlarının karşılığını kendisine şükran duyan gençlerle alacaklardır. Yeter ki evladınızı olduğu gibi kabul edin ve onlara şekil vermeye çalışmayın. Ve onları başka insanlarla karşılaştırmayın… Daha sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle…
Yazar:
Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Cinsel Terapist
Mehmet KAYA