Aradığınız sayfa bulunamadı. Belki arama kutusu aradığınızı bulma konusunda yardımcı olabilir.
Bireysel Psikoterapi
İnsan, hayatı boyunca ilişkiyle varolan, kendini ve dünyayı ilişkiler sistemi üzerinden değerlendiren bir varlıktır. Daha doğumumuzla birlikte anne-babayla kurduğumuz ilişkiler vasıtasıyla kendimizi farketmeye ve kişiliğimizi oluşturmaya başlarız. Elbette bu yolculukta dönem dönem sıkıntılar, içinden çıkılamayan dertler, stresli yaşam olayları ve duygusal yükü ağır durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu bölümde bireysel problemlerden dolayı terapiye başvurmayı düşünen ve pendik psikolog tavsiyesi, tuzla psikolog tavsiyesi vb. psikolog tavsiyesi isteyenlere bir rehber olacağını düşündüğüm konulara değineceğim.
İnsanlar neden psikolojik destek alma ihtiyacı hisseder ?
Tüm dünyada ve ülkemizde psikolojik desteğe duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Yıllar öncesinde psikolojik destek alanlara deli gözüyle bakıldığı ülkemizde bile artık psikolojik destek almak normalleşmeye başlamıştır. Artık televizyonda, dizilerde, filmlerde psikolojik destek alanları bol bol izliyor ve bunu yadırgamıyoruz. Tabi ki bu durum olması gereken ve içselleştirilmesi gereken bir durumdur. Çünkü, değişen dünya ve ilişkilerle beraber kişilerin iç dünyasında da büyük tahribatlar oluşuyor, insanlar git gide yalnızlaşıyorlar. Bireysel desteğe en çok ihtiyaç duydukları çocukluk yıllarında travmatize edici bir çok olayla karşı karşıya kalabiliyorlar. Birçok çocuk anne babasının ev içinde uyumsuzluklarından dolayı maalesef travmatik çocukluk deneyimlerine sahip. Bu travmatik çocukluk deneyimlerinin elbette yaşamın ilerleyen yıllarında acı sonuçları olacaktır. Bu yazımda bu acı sonuçlardan, kişileri terapiye getiren sorunlardan bahsedeceğim. Pendik psikolog ve pendik psikolojik danışmanlık hizmeti almayı düşünenler diğer makalelerimi de okuyup kişisel sorunları hakkında farkındalık geliştirebilirler. Sorunlarının farkında olan bireyler sorunlarını değiştirmek için adım atma potansiyeline her zaman sahiptirler.
Bireysel Psikoterapiye Başvurma Nedenleri ?
İnsanların bireysel psikoterapiye başvurma nedenleri farklılık göstermektedir. Bana psikolojik sorunlarıyla ilgili sorular soran, danışan ve pendik psikolog tavsiyesi isteyen, sorunları hakkında fikir sahibi olmak isteyen kişilerin sorunlarını incelediğimde genellikle şu başlıklarla karşılaşıyorum:
1. Hayatı Yaşanmaz Kılan PANİK ATAKLAR:
Panik ataklar, pendik psikolog tavsiyesi ya da herhangi bir bölgede psikolog tavsiyesi isteyen kişilerin sorunlarının büyük kısmını oluşturuyor. Çünkü, hayatının belli dönemlerinde çeşitli sıkıntılar yaşamış olsa da, kişiler genellikle terapiye gelmek konusunda pek istekli değildirler. Terapide ne yapıldığı, terapinin sadece konuşmadan ibaret olup olmadığı, terapiye giderlerse çevrelerindeki insanların onlara bakışlarında değişiklik olup olmayacağı düşünceleri, kişileri rahatsız eden ve terapiden uzaklaştıran faktörlerdendir. Fakat, kişiler terapi hakkında ne düşünürlerse düşünsünler, onları terapiye getiren, kişileri yaşadıkları karşısında çaresiz bırakan bir takım problemler vardı. Bu problemlerden biri de panik ataklardır.
Peki Panik Atak Tam Olarak Nedir ?
Bu konuya daha kapsamlı bir şekilde makaleler kısmındaki yazılarımda değineceğim. Fakat, aklınızda bir fikir olması bakımından şunu söyleyebilirim: panik ataklar ruhsal yapılanmanın nispeten daha sağlıklı boyutunda bulunan ve genellikle nevrotik diye adlandırdığımız kişilerde ortaya çıkan, hayatı son derece zorlaştıran ama tedavisi kolay psikolojik fenomenlerdir. Panik atak yaşayan birçok kişi doktor doktor dolaşmış, sayısız ilaçlar kullanmış, bir kısmı bu ilaçlardan fayda görmüş, bir kısmı ise bu rahatsızlığın tedavisinin olmayacağı şeklinde hatalı inançlar geliştirmişlerdir.
Peki bu inançların gelişmesine Neler Neden Olmuştur ?
Öncelikle, kişinin bilgi eksikliği bu inançların oluşmasında önemli bir faktör ! Daha sonra ise kişinin birçok uzmana ve doktora gitmesine rağmen panik ataklarını tam olarak yenememesinden kaynaklı hissedilen çaresizlik duygusudur. Panik ataklar ortaya çıktığında kişi nefessiz kalmaktan korkabilir, bu korkuyu tüm vücudunda deneyimleyebilir ve soğuk terler dökebilir. Panik atak geçiren kişilerde, atak deneyimleri genellikle farklı farklıdır. Bazı insanlar, kapalı alanlara girdiklerinde, bazı insanlar topluluk içerisine girdiğinde, bazı insanlar yalnız kaldığında, bazı insanlar bir kayıp yaşadığında panik atak geçirebilirler. Panik atak esnasında kalp krizi geçiriyormuş hissi, kalbin küt küt atması, nefessiz kalmak ya da sık sık nefes alıp vermek, soğuk terler dökmek, kasılmak vb. deneyimler yaşanır. Bu deneyimler kişiyi o kadar korkutur ki, bir süre sonra kişi panik atağa sebep olan korkularından ve sıkıntılarından daha çok panik atak geçirmekten korkar.
Panik atak geçirme korkusu kişilerin hayatlarını inanılmaz aksatır. Bazen işe gidememelerine, bazen sosyal hayatlarının ciddi şekilde aksamasına neden olur. Bu yüzden, panik atak geçiren kişiler internete girip panik ataklarla ilgili sayısız makale okuyabilir, hayatını sürekli panik atakla düşünsel ve bedensel anlamda meşgul olarak geçirebilir. Bu korkuların yoğunluğunun çok şiddetli olması ve geçmişteki tedavi girişimlerinin başarısızlığı gibi faktörler kişilerin panik ataklarla ilgili hatalı inançlar geliştirmesine neden olabilir. İlerleyen süreçlerde panik atakların hayatı bu derecede zorlayıcı kılması, kişilerin dayanma kapasitesini ciddi oranda etkilediği için kişiler bireysel terapiye başvurma konusunda tüm önyargılarını genellikle yenerler.
2. Hayatın Anlamını Sorgulatan DEPRESYON:
Her insan hayatının belli dönemlerinde hayatın anlamını sorgulamış, hayat hakkında sorular sormuştur. Bu soruların sorulduğu sırada bazı insanlar hayattan kopmuş, insanlardan uzaklaşmış ve eskiden yapmaktan zevk aldıkları faaliyetleri artık yapmak istememiş olabilirler. Bu durum genellikle normaldir ve her insanın içinden geçtiği bir durumdur. Ancak, bazı insanlar geçmişte yaşadıkları travmatik deneyimlerin sayısının fazla olması yönüyle diğerlerinden ayrılmaktadırlar. Bu insanlar kronik depresyona ve mutsuzluğa tutulmuş gibidirler. Böylesi bir ruh haliyle de hayatla aralarında ciddi bir kopukluk vardır. İşte bu kişilerin ailesi, yakın çevresi ve sevdiklerinin etkisiyle ve yönlendirmesiyle bireysel psikoterapi sürecine başladığı da sık görülmektedir. Tabi ki, kişi depresif bir süreçten geçse de terapi alıp almayacağını belirleyen bazı süreçler de vardır. Bunların başında kişilik yapılanması gelir. Kişilik yapılanması narsisistik ve antisosyal olan bireyler genellikle terapiye olumlu yaklaşmazlar. Narsisistik bireylerin yaşamlarının ilerleyen yaşlarında terapi aldığı daha sık görülür. İlerleyen yaşlarının etkisiyle hayatta daha az dikkat çekmeye başlaması, aile sorunlarını daha belirgin yaşamaya başlaması, iş yaşamında ve diğer ilişkilerinde kendilerini onaylayacak kişiler bulamamaya başlamasının bir sonucu olarak depresyona girebilirler. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı kişi bireysel psikoterapiye başvurmaya karar vermiş olabilir.
Kişilik yapılanmalarının ruh sağlığımız ve duygularımız üzerinde ne gibi etkileri olduğunu anlamak için makaleler kısmınından farklı kişilik yapılanmaları ile ilgili bilgi sahibi olabilirsiniz.
3. İlişki Sorunları
İlişki sorunları genellikle kişileri bireysel psikoterapiye getiren problemlerin başında yer alır. Çünkü insanoğlu için ilişki en temel ve vazgeçilmez öğelerdendir. Kişi kendinde sorun olduğunu göremese ya da kabul etmese bile ilişki içerisinde bir takım sorunlar yaşadığında kişiler kendileri üzerine daha derin düşünme eğilimine sahiptir. Tabi ki, kişinin ruhsal olgunlaşma seviyesinin ne düzeyde geliştiği de burada temel belirleyici faktörlerdendir. Ama yakın ilişkilerinde sürekli sorun yaşayan, dikiş tutturamayan, bir kişiye bağlı kalmakta zorlanan ya da sorunlu insanlarla ilişki yaşayan kişiler, bir süre sonra bu ilişkilerin duygusal yükünün altında ezildiğinden, kendinde bir problem olduğunu düşünmeye başlayabilir. Böyle bir durumda öncelikle internetten kapsamlı araştırmalar başlar. Ama bu kapsamlı araştırmalar ve bilgiler her ne kadar kişinin bilgi seviyesini arttırsa da ilişkilerinde herhangi bir değişikliğe sebep olmaz. Çünkü beynimizin yapısı gereği, yaşadığımız her ilişkinin geçmişteki ilişkilerle bir takım bağlantıları vardır ve bu bağlantıların bireysel psikoterapi süreciyle çözülmesi mümkündür.
İlişki sorunlarından dolayı kendinde bir problem olabileceğini düşünen kişi, bireysel psikoterapiye başlamasıyla kendi ruhsal dinamiklerini, kullandığı savunma mekanizmalarını, yakınlık ya da uzaklık ihtiyaçlarının kökenlerini görür ve daha da önemlisi terapistle kurduğu ruhsal ilişki vasıtasıyla bu dinamikleri onarmaya başlar. Böylece kişinin hem yakın ilişkilerinde hem de insan ilişkilerindeki problemler azalarak hayat kaliteleri artar.
Tüm bu bilgiler ışığında
Pendik Psikolog Tavsiyesi Verebilir misiniz ?
Uzun süren eğitim öğretim hayatım, okuduğum kitaplar, aldığım eğitimler ve gördüğüm insan ilişkilerinin bana öğrettiği çok temel bir bilginin olduğunu söyleyebilirim : KİŞİNİN KENDİNE ve RUH SAĞLIĞINA YAPTIĞI YATIRIM hayattaki en önemli yatırımdır. Eğer bu yatırımı yapma kararı aldıysanız ve ruhsal dinamiklerinize bakma cesaretini gösterdiyseniz destek almayı düşündüğünüz terapisti iyi seçmelisiniz. Çünkü terapistlerin çalışma ekolleri, aldıkları eğitimler, kendi ruhsal dinamiklerine hakim olma düzeyleri vb. birçok faktör sizin terapi sürecinizi doğrudan etkileyecektir.
Terapi sürecinin zor ve yorucu bir süreç olduğunu unutmayın ! İnsanlar arasında genellikle terapiyle ilgili yanlış bir algı vardır ; terapiye gidip iyi hissedeceğim ! Halbuki, kişi kendi geçmişini ve travmalarını çalışmaya başladığında ilk zamanlarda kendini çok da iyi hissetmez ! Bu genellikle uzun süren, yorucu ama çok anlamlı bir süreçtir. Geçmiş travmalarınızı ve ruhsal dinamiklerinizi çalıştıkça iyi hissetmeye başlarsınız. Böylesi zor bir sürece hem maddi hem manevi bir yatırım yapacaksınız. Dolayısıyla terapi alacağınız kişiyi iyi araştırmanız ve o kişinin içinize sinmesi en büyük tavsiyemdir. Bu koşulları göz önüne alarak araştırmalarınızı yapmanızı tavsiye ederim.
Mehmet KAYA
Psikoterapist & Cinsel Terapist & Aile ve Çift Terapisti